2. sınıf, 1. dönem, AKTS: 4,5 kredi, GÜZ

İLH2005: Ders Sunumu 01: Din Psikolojisi Bilimi

Din Psikolojisin Tanımı, Konusu ve Amacı

Tanımı: Din psikolojisi, bireylerin kutsal kabul ettikleri varlık yada varlıklarla ilişki çerçevesinde ortaya koydukları her türlü söz, tecrübe ve davranışı tecrübi yöntemle araştıran bir disiplindir. Din psikolojisi, bireylerin yaşadıkları dini hayatı oluşumu, yapı, gelişim şartları ve süreçleri, sonuçları ve etkileri açısından ele alan bir bilim dalıdır.
Konusu: Din psikolojisi, dindar yada olumlu veya olumsuz bir şekilde din ile bir bağı bulunan insanı psikolojik bakımdan bir anlama çabasıdır. Bu bilim, bireyin ruhsal yaşayış ve davranışları içerisinde dini nitelikli olguları ele alıp araştırır.
Amacı ve Önemi: Din psikolojisi, bireylerin ruhsal yaşayış ve davranışlarında ortaya çıkan dini olguyu anlamak, tasvir etmek ve en genel kavramsal çerçevelerle ifade etmek amacıyla araştırmalarını sürdürür. Din psikolojisi, dinin hakikati üzerine söz söylemez. Dini olguları bilincin ve davranışın muhtevaları ve konuları olması bakımından analiz eder, tasvir eder ve gözlemler. Dini tutumun, dindarlık yaşantısının içindeki psikolojik faktörleri ve yapıları açığa çıkarmaya çalışır.

Din Psikolojisinin Diğer Bilim Dallarıyla İlişkisi
Din psikolojisi alan ve sınır bakımından insan ve toplum bilimleri ile ilahiyat ilimleri ortak noktasında bulunan ve din bilimleri adı verilen bir grup bilim dalı arasında yer almaktadır.
İnsan ve Toplum Bilimleri: Din psikolojisi her şeyden önce psikolojik bakış açısı ile araştırma yapan bir bilim dalıdır. Bu yüzden, Din Psikolojisinin genel psikoloji ile ortak olan pek çok yanı vardır. Her ikisi de aynı bilimsel ilkeler, yöntem ve tekniklerle çalışmalarını sürdürür.
İlahiyat İlimleri: Tefsir, Hadis, fıkıh, Kelam,Tasavvuf,Mezhepler Tarihi gibi bilim dalları dini metinleri anlamaya ve açıklamaya çalışırlar. Dini olguları, kişinin yaşadığı dini hayatın dışa yansıyan görünüm ve şekillerini anlamlandırmak, bunlara kaynak oluşturan dini inanç ve öğretiler hakkında bilgi sahibi olmayı gerektirir.
Din Bilimleri, İlahiyat İlimleri ile İnsan Bilimlerinin kesiştikleri bir ortak noktada yer alan bir dizi bilim dalıdır.
Din Sosyolojisi: Din-toplum ilişki ve etkileşimini ve bu çerçevede ortaya çıkan olgular, süreçler, kurumlar ve gruplaşmaları inceler. Din psikologları bireysel açıdan ele alırken din sosyologları toplumsal açıdan ele alırlar.
Din Fenomenolojisi: Din olguların temel manasını oluşturan değişmez özü, asıl yapıyı ortaya çıkarmaya çalışan bir bilim dalıdır. Fenomenologlar, dini olguyu geçici ve dönüşüme uğramış şekillerin ötesindeki temel karakteri içerisinde tanımaya çalışmaktadırlar. Her nasıl kabul edilirse edilsin, din fenomenologlarının analiz ve değerlendirmelerinden din psikologları önemli ölçüde yararlanmışlardır.
Din Antropolojisi: Belli zaman ve mekanlarda özel bazı dini inanç ve uygulamaların (özel bir mit, özel bir ritüel veya özel bir ritüelin ilahi, kurban, ruh gibi yönünü)tezahürlerini araştıran bir bilim dalıdır.
Din Felsefesi: Dini inanç, tecrübe ve olguyu felsefe bakış açısıyla ele alıp değerlendiren bir disiplindir. Din filozofu dini alanı, öncelikle bu alanda ne olup bittiğini, inanılan şeyi, inanmanın ne anlama geldiğini ve uygulamada inancının ne anlam ifade ettiğini anlamak için araştırır.
Dinler Tarihi: İnsanlık tarihi boyunca ortaya çıkan tüm dinleri karşılaştırmalı olarak, tecrübi nesnel bilimsel yöntemle inceleyen bir disiplindir. Dinler Tarihi, teolojik ön kabullere dayanmaksızın antropolojik bir bakış açısıyla dinleri inceler.

Dikkat! İlahiyat İlimleri ile Din Bilimleri gerek konu ve gerekse yöntem bakımından birbirlerinden ayrılırlar. İlahiyat İlimleri, dini nasslar üzerinde çalışır ve “murad-ı ilahi” yi anlamaya ve yorumlamaya çalışırlar. Din Bilimleri ise ,birey, toplum ve kültür hayatında kendisini gösteren “dini olguları” anlama ve açıklamaya çalışırlar. İlahiyat İlimlerinin yöntemi esas olarak nakil ve temel dini metinlere dayalı yorumdur. Din bilimlerinin ise gerçek dini olguların tecrübi ve nicel araştırılması ve bunlara dayalı nitel yorumdur.

Din Psikolojisinde Yöntem
Din psikolojisi her şeyden önce dini tecrübeler, dini inanç ve tasavvurlar, dini tutumların sistemli araştırmasıdır. Bunları gözlemler, analiz eder, bütün psikoloji çalışmalarında kendisine başvurulan tekniklerden yararlanır.
1.Sistemli gözlemler: Bilimsel çalışma her şeyden önce olayları gözlemleyerek başlar. Olaylar ya uzaktan kendi doğal akışı içerisinde (doğal gözlem), ya da araştırmacının kendisi de olayların içinde yer alarak (katılımcı gözlem) anlaşılmaya çalışılır. Fakat psikolojinin asıl kendine has yöntemi iç gözlemdir.
2.Kişisel dokümanların sistemli incelenmesi: Bireyin din hayatına ışık tutan ve başkaları tarafından yazılan(biyografi) ya da bizzat kendisinin yazdığı hayat hikayesi(otobiyografi), hatıra kaydı, arşiv belgeleri, mektuplar, seyahatnameler, kişisel eşyalar, bu kişilerin iç dünyasını anlamada önemli ipuçları oluşturur.
3.Anketler: Yazılı soru kağıtları bu alanda en çok kullanılan araçların başında gelir. Bunların bir kısmı, geçerlik ve güvenirliliği, hesaplanmış ve her yerde kullanılabilen standart ölçme araçlarıdır.
4.Mülakatlar: Belli bir konuyla ilgili sözlü soruların ve cevaplarının kayıt altına alınmasıdır. Bunların derinlikli analiz ve yorumlarının yapılması ve değerlendirilmesi ile tatmin edici sonuçlara ulaşılabilir.
5.Tutum ölçekleri: Dini inanç ve davranışların yönünü (olumlu-olumsuz) ve şiddet derecesini (güçlü, zayıf, kararsız) anlamak için geliştirilen ölçme araçlarıdır.
6.Kişilik testleri: Kişiliğin yapısını, özelliklerini, eğilimlerini anlamak için geliştirilen standart testler, dindarlıkla ilişkisi bakımından ele alınarak ölçmeler yapılır.
7.Davranışların analizi: Gözlem ve testlerle elde edilen dini davranışlar hakkındaki bilgiler üzerinde analiz çalışmaları yapılır. Gruplamalar, sınıflamalar yapılarak unsurlar arasındaki ortak ve farklı yönler açığa çıkarılmaya çalışılır.
8.Semantik analiz ölçekleri: Dini kavramların bireyler tarafından nasıl anlaşıldığı ve tasavvur edildiği ölçülerek anlam haritaları oluşturulmaya çalışılır.
9.Klinik metotta kullanılan derinlikli analiz: Birebir görüşme yoluyla, bireylerin geçmiş dini yaşantıları, bilinç dışı saplantıları ve kaygıları anlaşılmaya çalışılır. Dini rehberlik ve danışmanlık çalışmaları daha çok bu yolla ilerlemektedir.
10.İstatiksel analizler: Anketler ve testler yoluyla elde edilen nicel veriler, değişkenler arasındaki ilişkilerin anlamlı olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla çeşitli istatistik analizlere başvurulur.
11.Deneyler: din psikolojisinde az sayıda da olsa deneyler ve yarı deneysel çalışmalar da yapılmaktadır.
12.Yorumlama ve değerlendirme: Çeşitli teknik ve araçlarla elde edilen olgular, psikolojide geçerli olan yorumlama yöntemlerine başvurularak değerlendirmelerde bulunulur.
Din Psikolojisinde Araştırma Konuları
1.Dindarlığın kaynakları
2.Dini ve manevi tecrübe
3.Dini gelişim
4.Dindarlığın tanımı ve ölçülmesi
5.İman, şüphe ve inançsızlık
6.Dua, ibadet ve dini ritüel
7.Din ve ahlaklılık
8.Tanrı tasavvurları
9.Din değiştirme
10.Dini tutumlar
11.Birey ve dini gruplar arasındaki tutumlar
12.Din ve ruh sağlığı
13.Din ve akıl bozuklukları
14.Ölüm ilgileri ve din
15.Mistisizm
16.Kişilik ve din
17.Din ve manevi yaşam
18.Erdem psikolojisi
19.Mutluluk, hayat tatmini ve dindarlık
Din Psikolojisinin Tarihçesi
İslam Dünyasında Din Psikolojisi
1.Dini Kaynaklar: İslam dünyasında başta Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin hadisleri olmak üzere dini kaynaklarda birçok psikolojik kavram ve konuya yer verilmiştir. Kur’an-ı Kerim de üç yüze yakın yerde geçen “nefs” kavramı, insanın kişilik yapısı, iç dünyası ve davranış eğilimlerini ifade etmektedir. Nefsin kelime anlamı bir şeyin kendisi ve özü “zat”. “benlik”, “kendilik” demektir. Nefs, zıt eğilimler bütününden oluşan, gelişim ve değişimlere, olgunlaşma ve gerilemeye açık, karmaşık dinamik bir yapı olarak tasvir edilir. Kur’anın anlatısına göre, insan tabiatında değişmez evrensel bir öz olarak doğal inanma yeteneği (fıtrat) bulunmaktadır.
İslam Bilginlerinin Çalışmaları
İslam bilginleri,insanın ruhsal yapısı ve davranışı konusunda birçok kavram ve görüş geliştirmişlerdir.
Haris el-Muhasibi; İslam dünyasında psikolojik bakış açısıyla insanın iç hayatını inceleyen ilk bilgindir. Er-Riaye li hukuk’ı-llah derin psikolojik tahlillerinin yer aldığı en önemli eseridir.
Kindi; İlk İslam filozofu. Risale-fimahiyyeti’n-nevm ve’r-ru’ya (Rüyanın ve uykunun mahiyeti) İslam dünyasında rüya psikolojisi hakkında yazılan ilk telif eserdir.
Farabi; Rüya ve vahy psikolojisi konusunda sistemli bir teori ilk olarak Farabi tarafından ortaya konulmuştur. Ona göre sadık rüya, ilham ve vahyin kaynağı Faal Akıl, insandaki alıcı organ ise hayal gücüdür.
İbn-i Sina; Psikoloji ve din psikolojisinin çeşitli konularında en çok eser yazan kişi. Duyuları dış ve iç olmak üzere ikiye ayırmıştır; bilinen beş dış duyunun yanında beş de iç duyu olduğunu ortaya koyak bunların fonksiyonlarını açıklamıştır. Hocası Farabi’den devraldığı rüya ve vahy psikolojisi, ile ilgili görüşleri geliştirerek, daha detaylı bir teori haline getirmiştir.
Ebu Bekir Razi; et-tıbbu’r-Ruhani isimli eseri gerek kavramsal gerekse içerik açısından ilk ve özgün bir ruh sağlığı kitabıdır.
Gazzali; Büyük İslam bilgini, sistemli iç gözlem ve davranış tahliline dayalı yaklaşımlarıyla pek çok yeni görüşler dile getirmiştir. Onun büyük eseri İhyau Ulumi’d-Din, psikolojik kavramlaştırmalar, tahliller ve tasnifler yönünden oldukça zengindir.
Fahruddin Razi; Büyük müfessir ve kelam alimi, Kitabu-nefs ve’r-Ruh ve şerhu kuvahuma isimli eseri ahlak psikolojisi alanında yazılmış, hem felsefi hem de dini görüşleri bir araya getiren en güzel kitaplardan birisidir. Razi’ye göre, en temel psikolojik güdüler güç ve bilgi isteğidir.İbn-i Haldun; Ünlü eseri Mukaddime’de insanın toplumsal eğitim ve yeteneklerine özel bir önem atfetmektedir.
Modern Batı Dünyasında Din Psikolojisi
Modern bir bilim olarak Din Psikolojisi, psikoloji biliminin bağımsız bir disiplin olmaya başladığı yılların hemen sonrasında gelişmiştir. 19. Yüzyılın sonlarından itibaren bilimsel psikolojinin ilk kurucuları aynı zamanda dini olaylara da ilgi duymuşlar ve bu konudaki çalışmaları da başlatmışlardır.
W.James; Bu bilim dalının modern zamanlardaki asıl kurucusu ve atası olarak kabul edilir.
G.Allport; Birey ve dinin isimli eserinde din ile kişilik arasındaki ilişkiye dikkat çeker. Dindarlığın, bireyin kişilik ve karakterine göre, kişiden kişiye farklılık gösterdiğini ortaya koyar.
S.Freud; Psikannaliz ekolünün kurucusu. Din ile yakından ilgilenmiştir. Dindarlığın psiko dinamik bir gelişmeye bağlı olduğunu ileri sürmüştür. Ona göre, tabiat ve toplum karşısında yaşanan çaresizlik dini inanç ve uygulamaların asıl kaynağını oluşturmaktadır. Din ve Tanrı inancı akılcı değil duygusal bir temele dayanmakta, ilkel ve çocuksu arzuların tatminine hizmet etmektedir. Tanrı gerçekte, çocuğun çaresiz kaldığı anlarda kendisine yardım eden büyütülmüş güçlü bir babadan başka bir şey değildir. Sonuç itibariyle din bir yanılsamadan ibarettir. Freud’a en güçlü eleştiri bizzat onun yetiştirdiği öğrencilerinden gelmiştir.
C.G.Jung; Ona göre din hem bireysel hem de tarihi açıdan oldukça önemli bir olgudur. Onun din ile ilgili görüşlerini tüm eserlerinde görmek mümkündür. Jung’a göre insan gelişimi hayat boyu süren bir süreçtir. Kişiliğin dengeye ve bütünlüğe kavuşması, kendini geçekleştirmesi, bilinç dışı ile bilincin bir ve bütün haline gelmesiyle mümkündür. Jung buna bireyleşme demektedir.
A.Maslow; Çalışmalarıyla dini tecrübede kişisel boyutun önemini savunan geleneğe önemli katkılarda bulunmuştur. Dini, insan tabiatının doğal bir ürünü olarak gören Maslow, doruk deneyimlerin daima dini bağlamda meydana gelmediğini, birçoğunun açık şekilde dini olmadığını belirtir. Fakat doruk deneyimler dinin özündedirler.
E.Fromm; Dini olguları sosyal psikolojik bir yaklaşımla ele alır. Din varoluşsal bir ihtiyaç olup, bu ihtiyacın kullanış ya da tatmin biçimi önemlidir. Bu ihtiyacın karşılanmaması ya da yetersiz ve kusurlu olarak karşılanması ruhsal bir hastalık sebebidir.
V.Frankl; Psikoloji-din ilişkisini Bilinçdışı Tanrı isimli kitabında ele almıştır. Ona göre bilinçdışı bir kökeni vardır. Fakat o Tanrı’yı ve dini arketiplerle sınırlayan Jung ve içgüdülere indirgeyen Freud’dan farklı bir görüş ortaya koyar. Bilinçdışı kavramı, insan aklının ve varlığının ötesinde, mahiyetine nüfuz edilemeyen anlamındadır.
Türkiye’de Din Psikolojisi
Din Psikolojisi ilk kuruluşundan itibaren İlahiyat Fakültelerinin ders programlarında yer almaya başlamıştır. Bu ders ilk defa 1949 yılında açılan Ankara İlahiyat Fakültesinde okutulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir