İslâmiyet

Sabahın Hayrı Gayri

Allah’ın katında İnsan’ın 4 alemi vardır. Bunlar;

  1. Mülk alemi (yani içinde bulunduğumuz alem. Sonra..
  2. Melekut alemi gelir. Buraya gidebilmek için nefse savaş açmak gerekir. Daha zor bir savaş var mıdır bir beşerin nefsine açtığı savaştan? Melekut alemi insanın zerre kaygısının olmadığı öfkesinin korkusunun olmadığı ve bütün yaratılmışlara canlı veya cansız olan her şeye sevgi ve aşkla baktığı bir alemdir. Bu alem, Allah’ın (her şeyde görünen) sıfatının sırrına erişmektir. Bu alemde Allah kulunu çarşıda saklar. Zamanın ve mekanın olmadığı bir alemdir. Bu alemde insan ibadetlerini zerre üşenmeden yapar. Gece gündüz ibadet eder yorulmaz ve doymaz. Günahlar haramlar nefsi bütün duygulardan arınmış ve dünyadan elini çekmiş dünyasını ahiret için satmıştır. Bazı sırlara erişir. Kuran’da ayet’de ALLAH’ımızın söylediği gibi, Rüya aleminden veya perde arkasından konuşuruz bazı kullarımıza diye. Bu alemde insan aşk içindedir. Küsmek, kırılmak öfkelenmek bilmez oğlu bilmez. Ve Kuran’da ayette, tayyi mekan diye geçen sırra erişirler. Şuan ki günümüzde geçen batıl ismi ile “astral seyahat”. Ruhun bedenden ayrılıp dünyanın her yerinde gezebilmesi. Diyanet astral seyahat için (Allah’ın sevdiği bir tarzdır diyerek bu şekilde açıklama yapmıştır.) Meleklerin ve görünmeyen varlıkların alemini görebilmesi ve Allah’ın izin verdiği kadarı ile gaybi bilgiler aldığı alemdir. Cennet arzusu olmaz. Ama hiç olmaz ve istemez. Bizim bunu aklımız almıyor. Fakat Allah’ın bir hikmeti. Bu alem çok daha uzun anlatılır.
  3. Sonra Ceberût alemi gelir. Bu alem Mevlana’nın, Geylani’nin, imam Rabbani, imam Gazali, ibni Arabi, Aziz Mahmud Hüdai, Mehmet Emin Tokadi, Gavs Ül Azam gibi (yüzlercesi) dersem az söylemiş olurum. Sırası ile İstanbul, sonra Bursa sonra Konya bu evliyalarımız ile doludur. Ziyaret edilirse mutlaka bir nasip alınır. Nasip almak için değil ALLAH razı olsun demek için ziyaret yapılır. Çünkü ALLAH, şehitlerin, sıddıkların, evliyaların kıyamete kadar ölmeyeceğini bildirmiştir. Bu alemi anlatmasına anlatabilirim elimden geldiği kadar. Fakat eksik yanlış birşey söylemekten çekinirim. Bir evliyanın kitabından alıp okumak daha güzel olur. Bu alemdeki birçok evliyalarda ledün ilmi vardır. Bu ilim Kuran’da anlatılır. Burda bildiğim kadarını anlatıp, inancı eksik olan insanların ağzında meze olmasını istemem hakikatin. Bu alem için son olarak; padişahların, sultanların icazet aldığı ilmine sığındığı Allah’ın gaybından bildirdiği kadarı ile evliyalardan haber aldığı alemdir. İstanbul’un kaderine Allah’ın izni ile yön verenler evliyalardır. Osmanlı’yı Osmanlı yapan evliyalardır. Buyrun tarihçilerden araştırın. Evliyalar saklanır, bilinmek istemezler, benlik asla yoktur, başları yerden kalkmaz. Zafer padişahın, sultanların gözükür. Evliyalar için Devlet her zaman önceliktir. Allah’ı inkar etmediği sürece devlet’in sözüne baş kaldırmazlar. Fitne fesat asla yaymazlar. Burda Peygamberimizin sahih Buhari hadisi anlatır her şeyi. Peygamberimiz; yöneticileriniz ALLAH’ı inkar etmediği sürece namaz kılmanıza karışmadığı sürece ve aranızda namaz kıldığını gördüğünüz sürece onlara itaat ediniz der. Allah c.c bundan önceki alem olan meleküt alemindeki kullarına şunu söyler; onların koruyucusu, iş yaptığı elleri, yürüdüğü ayağı, gören gözleri olduğunu söyler . Ceberût alemi ise anladığım kadarı ile ALLAH c.c nin yeryüzünde ki sözcüleri ve görevlileri gibidir. Bu alemi benim bildiğim kadarı ile en güzel anlatan kitap İmam Gazali’nin ledün ilmi kitabıdır. Çok kısa kitap. Allah rızası için herkesin bu kitabı okumasını çok isterim. Bu kitabın, insanın hayatına dokunmama olasılığı, Allah’ın sırrının etki etmeme ihtimali yok denecek kadar az.
  4. Son Alem olan Lahut alemi ise; Bu alem hakikat alemi diye geçiyor diğer ismi ile. Bunu ehli sünnet hocalarımız mutlak gayb alemi olarak açıklıyor. Ve bu alem’e sahip olan evliyanın Muhyiddin ibni arabi olduğu söyleniyor. Çünkü bildiğim kadarı ile Peygamberimizin s.a.v asrından sonraki asırdan bugüne kadar Muhyiddin ibni Arabi’nin üzerine daha bir alim tanınmamış. Ki zaten Şeyhül Ekber diye anılır. Ve ehli sünnet hocalarımızın gerçekten bir çoğunluğu Muhyiddin ibni Arabi’nin kitaplarının okunmasını tavsiye etmiyor. Yanlış düşüncelere sapılır diye açıklanıyor. Cübbeli Ahmet Hoca’da bu açıklamayı yapan alimlerdendir. (Beğendiğim bir hoca değildir ancak bana göre alimdir, ben hiçbir şey bilmediğim için). Ve Muhyiddin ibni Arabi’nin kendisi şunu açıklıyor; Bizden olmayan ve makamımızı bilmeyen, kitaplarımızı okumasın; zarar görür. Bir kitabını okudum, anlamadım fakat kitapta manevi bir sihir vardı onu işliyordu insana. Fakat Muhyiddin Arabi’nin sırlarla alakalı günümüz Türkçe’sine çevrilmiş kitapları var.

Bu saydığım 4 alem bütün evliyaların anlattığı alemdir. Bu alemleri anlatan Bir hadis var fakat bu hadisi açıkça söylemeyeceğim çünkü yine inancı eksik olan insanlar yanlış anlayacak ve şeytan akla vesveseler verecek. Evliyalar, yüce yaratıcı ALLAH’ın gizli bir hazine olduğu ve bilmeleri gerektiğini anlıyorlar. Ve Kuran-ı Kerim’deki bazı ayetler, mülk alemi olan bizim içinde bulunduğumuz alem’e nasihatler ve ilhamlar veriyor. Bazı ayetler’in sırrı ise melekler aracılığı ile evliyalara açılıyor. Yüce yaradan Allah’ımız’ın anladığım kadarı ile Kuran’da konuşma tarzı kısa ve öz. Sadece bir sure’nin açıklamasına bir cilt kitap yazılır. Yazılmasına yazılır. Evet bu böyle. Ve evliyalar da bu tarza tecrübeli. Bu nedenle kısa ve öz anlatırlar. Abdülkadir Geylani’nin Sırrül Esra adlı kitabını da öneririm. İnce kitaplar. Bir oda dolusu kişisel gelişim kitabı etmez evliyaların sadece bir kitabı. Bunu denersek anlarız. Meleküt alemine, Ceberût alemine, Lahut alemine erişmiş evliyalar bizim yanıp tutuştuğumuz cennete karşı asla istek duymazlar. Onların hayalleri ALLAH’ı görmek ve kavuşmaktır. Çünkü Kuran’da bu hal açıklanır. Tam olarak ayeti bilmiyorum fakat var. Allah’a kavuşma ve görmenin zevki cennetten daha üstündür. Bu aleme dünyada ulaşanlara ise cennette peygamberlikten sonra gelen en üst makam verilir. Bu cennet için peygamberimizin ALLAH c.c den direk rivayet ettiği Kutsi hadis şudur. Hatırladığım kadarı ile; Orada hiç bir beşerin (insanın) aklına gelmeyeceği hiçbir beşerin hayal edemeyeceği ve daha önce hiç bir beşerin aklına gelmeyecek zevkler ve nimetler vardır. Allah yolunda ilim öğrenmek için hicret eden ilim yolunda cihad eden kimse alim olamadan ölse bile cennette bu makama erişir. Bu Allah’ın vaadidir. Allah’ın rahmetine akılımız yetmez. Ben rahmetimin %1’ini insanlara ve hayvanlara bıraktım diyen ALLAH. Biz bu %1 ile acıyan ve merhamet eden cömert ALLAH c.c nin rahmetine aklımız eremeyebiliyor.
Dikkat Not: Bu rahmet sadece iman edene, şirk koşmayana, tecilli iman edene, şeytanın süslü vesveselerine uyup haddini aşmayanlara.

Huuu…! Diyorlar. Hu demek eşsiz bir lisan olan Arapça’da o demektir. Kuranı Kerim’de ise bütün O’lar ALLAH’a aittir. Tasavvufta ise zikre girerse aşk olur çünkü içten içe, neredesin demektir. Tabi aşk var, AŞK var! Öyle bir aşk vardır ki, Mevlana “hamdım piştim yandım” der. Allah’a ulaşacak bir sürü yol vardı, ben aşkı seçtim der. Ki öyle sözler vardır ki Mevlana’nın Mesnevi eserinde, İman’dan nasibini alamamış ruhunu şeytana kaptırmış insanlar o sözlere çirkin ahlak dışı iftiralar atmıştır. Bu insanlar bakarlar fakat görmezler. Bakmak gözün işi ama görmek kalbin. Kalbimiz kirlenirse mühürlenir. Bu aşk’ı ince bir kitap olan (az ve öz) bir başka aşık Şems-i Tebrizi’nin Aşkın Gözyaşları kitabı kısa öz anlatmıştır. Okuyanın hayatımı değiştiren kitap diyebileceği eserdir. Yunus Emre’nin 40 yıl boyunca dağlarda gezdiği aşktır. Cennet gerek değil bana deyip seni gerek seni diyen bir başka aşıktır Yunus Emre hazretleri.