İslâmiyet

Kadir Gecesi Nedir? Ne Olmuştur? Kadir Gecesinde Neler Yapılır?

Bin aydan daha hayırlı olan ve tüm Müslüman alemini yakından ilgilendiren Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi’nde ne olmuştur?

İslam dininde Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı Kadir Gecesi, “sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği kutlu gece” olarak kabul edilir. Kur’an-ı Kerim’de “Kadir Suresi”nde bu gece şöyle anlatılıyor:

KADİR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU ve TÜRKÇE ANLAMI

  1. Bismillahirrahmânirrahîm. (Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.)
  2. İnna enzelnahü fiy leyletilkadr (Şüphesiz, biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik.)
  3. Ve ma edrake ma leyletülkadr (Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen ne (nereden) bileceksin!)
  4. Leyletülkadri hayrüm min elfi şehr (Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.)
  5. Tenezzelülmelaiketü verruhu fiyha biizni rabbihim min külli emr (Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gecede, Rab’lerinin izniyle, her türlü iş için iner de iner (inerler).)
  6. Selamün hiye hatta matle’ılfecr (O gece, tan yeri ağarıncaya kadar süren bir esenliktir (selâmettir).)

KADİR GECESİ

Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği mübarek gece. Sözlükte kadir (kadr) kelimesi “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. Dinî literatürde ise “leyletü’l-Kadr” şeklinde Kur’ânı Kerîm’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sûre bu gecenin fazileti hakkında nâzil olmuştur. Sûrede Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir. Müfessirler hayırlı olanın bu gecede yapılan amel olduğunu, bin ayın ise içinde Kadir gecesinin bulunmadığı bir süreyi ifade ettiğini belirtirler (Taberî, XV, 339). Ancak genel bir rakam konumunda bulunması ve ism-i tafdîlden sonra gelmesi dikkate alınarak bu sayının çokluktan kinaye olabileceğini söylemek de mümkündür (Mâtürîdî, vr. 895b; Mevdûdî, VII, 187). Kur’ân-ı Kerîm’in başka âyetlerinde de bin ve elli bin yıla tekabül eden “gün” kavramı kullanılmaktadır (es-Secde 32/5; el-Meâric 70/4).

Allah’ın insanlara peygamberler vasıtasıyla son hitabı ve nihaî mesajı olan Kur’an’ı indirmesi insanlığın hidayetinde bir dönüm noktası teşkil ettiği için bu olayın gerçekleştiği gece özel bir anlam taşır. Kadir gecesinin önemine işaret eden bir hadiste, önceki ümmetlerin uzun ömürlü olmaları sebebiyle fazla sevap kazanma imkânına sahip bulunmalarına karşılık müslümanlara Kadir gecesinin verildiği belirtilir (el-Muvatta?, “İ?tikâf”, 6). Kadr sûresinde bildirildiğine göre bu gecede Allah’ın izniyle melekler ve Cebrâil yeryüzüne iner ve gece boyunca yer yüzüne barış ve esenlik hâkim olur.

Kadr sûresinde verilen bilgiler, Kur’an’ın ramazan ayında (elBakara 2/185) ve bütün hikmetli işlerin kararlaştırıldığı mübarek bir gecede (ed-Duhân 44/3-4) indirildiğine dair âyetlerle birlikte ele alındığında Kadir gecesinin ramazan ayı içinde bulunduğu sonucu ortaya çıkar. Bu gecenin daha çok ramazanın son on veya yedi günündeki tekli gecelerde aranması gerektiğine dair hadisler (Buhârî, “Fazlü leyleti’l-Kadr”, 2-3; Müslim, “Sıyâm”, 205-220) gecenin tesbitiyle ilgili bazı ipuçları vermektedir. Bu hususta sahâbeden gelen rivayetlerde en çok ramazanın 27. gecesi öne çıkıyorsa da (Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 179-180, “Sıyâm”, 220- 221; Ebû Dâvûd, “Şehru Ramazân”, 2, 6; Tirmizî, “Savm”, 72) bu rivayetler ihtilâflı olduğundan kesinlik ifade etmemektedir. Bazı nakillerde Hz. Peygamber’in Kadir gecesinin vaktini haber vermeye teşebbüs ettiği, ancak o sırada bir konuda anlaşmazlığa düşen iki sahâbînin Resûlullah’a başvurması üzerine buna fırsat bulamadığı, daha sonra da konunun zihninden silindiği bildirilir (Buhârî, “Fazlü leyleti’l-Kadr”, 4; Müslim, “Sıyâm”, 217; Dârimî, “Savm”, 56).

Kadir gecesinin kesin olarak belirlenmemesinin hikmeti üzerinde duran âlimler, bu durumun gecenin feyzinden istifade etmek için daha uygun olduğunu söylemişlerdir. Zira Kadir gecesinin bildirilmesi halinde müslümanlar sadece o geceyi ihya etmekle yetinebilirlerdi. Halbuki kısmî belirsizlik sayesinde müminlerin Kadir gecesi ümidiyle bütün ramazan gecelerini ibadet şuuru içerisinde geçirmeleri söz konusudur. Ayrıca Kadir gecesinin bildirilmemesi yoluyla müslümanların bilerek ona saygısızlık göstermeleri veya tâzimde aşırıya kaçmaları önlenmiş olur (Zemahşerî, IV, 273; Fahreddin er-Râzî, XXXII, 28-29).

Bir hadiste inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği müjdelenmiştir (Buhârî, “Fazlu leyleti’l-Kadr”, 1; Müslim, “Salâtü’lmüsâfirîn”, 175-176). Ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp i’tikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı (Buhârî, “Fazlu leyleti’l-Kadr”, 5; “İ?tikâf”, 1; Müslim, “İ?tikâf”, 1-5; Tirmizî, “Savm”, 73). Bir hadiste Resûl-i Ekrem’in Kadir gecesinde, “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet!” şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği belirtilir (Tirmizî, “Da?avât”, 84; İbn Mâce, “Du?â?”, 5). Bu sebeple müslümanlar, ramazan ayının son on gecesini ve özellikle âlimlerin çoğunluğunun işaret ettiği 27. geceyi, kulluk bilinci içinde ibadet ederek ve geçmişte yaptıkları hataları bir daha tekrarlamamaya kesin karar vererek geçirmeye özen gösterirler.

Kadir gecesi hakkında birçok risâle yazılmıştır. Bunlar arasında Bedreddin el-Karâfî (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3582; TSMK, III. Ahmed, nr. 545), Ali el-Karî (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3666; Hacı Mahmud, nr. 329), Ahmed b. Ali el-Bûnî (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 2083), Süleyman b. İbrâhim el-Alevî (İÜ Ktp., AY, nr. 3280), Muhammed Abdürraûf el-Münâvî (Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 239) ve Aziz Mahmud Hüdâyî’nin (Gazi Hüsrev Bey Ktp., Karagöz Bey, nr. 3571) eserleri sayılabilir.


Müslüman alemi, Ramazan ayının 27. gecesi idrak edilen Kadir Gecesi’ne erişmenin mutluluğunu ve huzurunu yaşıyor. Kuranı Kerim’in indirildiği gece olarak kabul edildiğinden “1000 aydan daha hayırlı” olarak ifade edilen bu tarihte yapılacak ibadetler, okunacak dualar ve sureler:

KADİR GECESİ ÇEKİLECEK TESBİHLER

Kadir Gecesi‘nde bir Sübhanallah, bir Elhamdülillah, bir La ilahe illallah söylemek 700 bin tesbih, tahmid ve tehlilden kıymetlidir.

La ihahe illahül hakimül kerimü sübhane rabbis semavati sebği ve rabbi arşil azim.

(Hz. Peygamber (S.A.V.) buyurdu: “Her kim bu duayı 3 defa okursa sanki Kadir Gecesini idrak etmiş gibi sevaba nail olur.”)

Sübhanallahi vel hamdülillahi ve la ilahe illahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyil azim.

KADİR GECESİ İÇİN 4 REKAT TESBİH NAMAZI NASIL KILINIR

Namaza başlamadan önce, her namazda olduğu gibi kişinin dünyevi her şeyle bağını kopararak namazın huzuruna kapılması gerekir. Namaza “tesbih namazı” niyeti ile başlanır. Tesbih namazı 4 rekât olup şöyle kılınır:

“Niyet ettim Allah rızası için tesbih namazı kılmaya” diye niyet edilerek namaza başlanır. Sübhâneke’den sonra 15 kere “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denir. Sonra eûzü besmele çekilir, Fâtiha ve bir sûre okunduktan sonra 10 kere daha “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denilir.

Bu tesbih, rükûya varınca 10 kere, rükûdan doğrulunca 10 kere, birinci secdede 10 kere, secdeden kalkınca 10 kere, ikinci secdede 10 kere söylenir. Böylece her rekâtta 75 tesbih yapılmış olur. İkinci rekâta kalkılınca yine önce 15 kere tesbih okunur, ardından besmele çekilip Fâtiha ve sûre okunup 10 kere tesbih getirilir. Kalan rekâtlar aynı şekilde tekrarlanır ve böylece 4 rekât tamamlanmış ve toplam üç yüz tesbih edilmiş olur.

TESBİH NAMAZINDA HANGİ DUALAR OKUNUR?

Tesbih namazında Fatiha, İhlas Suresi, Tahiyyat, Rabbena, Allahümme Salli, Allahümme Barik, Sübhaneke okunur. Namazdan sonra da İnşirah Suresi ve Kadir Suresi okunur. Ardından Hz. Peygamber’e salat-ü selam getirilir. Namazdan sonra 10 defa Allahü ekber, 100 defa İnşirah Suresi, 100 defa Kadir Suresi, 100 defa Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in Hz. Âişe (r.a.) Validemiz’e öğrettiği şu dua okunur. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v), Kadir Gecesi’nde, okuduğu dua şöyledir:

Allahümme inneke afüvvün kerîmün tühıbbül afve fa’fü annî (Ya Rabbi, sen affedicisin, kerîmsin, affı seversin, beni de affeyle)

İnşirah Suresi, Mekke döneminde nazil olmuş ve 8 ayetten oluşmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’in doksan dördüncü suresidir. İnşirah, kelime olarak açılmak ve genişlemek anlamına gelir. Namazlarda okunmasının yanı sıra sıkıntılardan kurtulmak, ferahlamak için de en çok okunan surelerin başında yer alır. Her güçlükle birlikte bir kolaylığın olduğunu bildirir.

İNŞİRAH SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU ve TÜRKÇE ANLAMI

Bismillahirrahmânirrahîm. (Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.)
1- Elem neşrah leke sadrek (Senin için bağrını açmadık mı?)
2- Ve vada’na ‘anke vizreke (İndirmedik mi senden o yükünü?)
3- Elleziy enkada zahreke (O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?)
4- Ve refa’na leke zikreke (Senin şanını yüceltmedik mi?)
5- Feinne me’al’usri yüsren (Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.)
6- İnne me’al’usri yüsren (Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!)
7- Feiza ferağte fensab (O halde boş kaldığında yine kalk yorul!)
8- Ve ila rabbike ferğab (Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O’na doğrul!)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir